Fıkhın Amaçları

Bizim bu dünyada varoluşumuzun amacı, bütün bu işleri, bir yerde hayatımızın tamamını fıkha, yani ilahî yasalara itaatle yaşayarak Allah’ın rızasını kazanmaktır.  Allah’a teslim olmak anlamında “Müslümanlık” işte budur.  Bu itaat, bu yaşama biçimi bir ibadettir, Rabbimize manevî bir yakınlık sebebidir.  Zaten Allah Teâla da bizi bunun için yaratmıştır.  Bu dünya işte bunun imtihan alanıdır.  Ahirette de, bu dünyada İslam’ın koyduğu yasalar göre yaşayıp yaşamadığımızın hesabını vereceğiz.  

Allah bir şey emrettiği zaman Müslüman olmamız onu hayatımızda uygulamamızı gerektirir.  Kur’an ve Sünnete baktığımızda anlarız ki burada bir muhayyerlik yoktur, bilakis bir mecburiyetlik vardır. işte bunu ifade eden ayetlerden sadece bir tanesi:

وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ اِذَا قَضَى اللّٰهُ وَرَسُولُهُٓ اَمْرًا اَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ اَمْرِهِمْۜ وَمَنْ يَعْصِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُب۪ينًا

"Allah ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü’min erkek ve hiçbir mü’min kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah’a ve Resûlüne karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır." (Ahzab 36.)

İslam hukukunu kabul etmeyen, benimsemeyen, onun alaya alan ve aşağılayan, ondan ve onu yaşayanlardan gıcık kaparak çirkin gören kimseye kesinlikle Müslüman denemez.  O kendini Müslüman bilse, öyle sansa bile Allah onun imanını ve İslamiyetini asla kabul etmez.  Birçok kitabımızda bunu yazdık.  Özellikle de “İnançta Arınma” kitabımız baştan sona delilleri ile birlikte bu meseleyi anlatır. 

Hiç şüphesiz O’nun koyduğu kanunlarda hayat vardır.  Can, mal, ırz ve namus, din ve aklın korunması ve geliştirilmesi bu aziz şeriatı bilmeye ve istekle yaşamaya bağlıdır.  Yani dini yaşamakta sağlık ve mutluluk vardır, barış ve emniyet vardır, refah ve huzur vardır, kalkınma ve medeniyet vardır.  Ne mutlu bunu başaranlara, ne yazık yanılarak bundan gafil kalanlara. 

İslâm hukuku, vahiy kaynaklı ve vahye dayalı bir hukuk sistemidir.  Ancak akıl da nasları anlamada ve değerlendirmede önemli bir vasıtadır.  Naslarda açıkça belirtilen konularda hüküm koyama yetkisi bulunmayan akıl, ancak dince serbest bırakılan alanlarda hüküm koyabilmektedir.  

Diğer taraftan, İslâm hukuku iyi ve kötü denilen iki esas üzerine oturmuştur.  Bunun yanında İslâm hukuku, örf ve âdete de geniş yer vermiştir. Bu ise onun insanla sıkı ilişkisini ortaya koyar.  

İslam fıkhı ve hukuku, iyiliği almak ve yaymak, kötü ve zararlı olanları da yok etmek suretiyle insanlığın hem dünyada, hem de ahirette mutluluğunu amaçlar.  Bunun için, şu beş esası mutlak koruma altına almıştır: Dini, canı, aklı, malı, aile ve nesli.  Bunları kısaca açıklayalım isterseniz:  

1-Dîni Koruma: Dîni muhafazadan amaç; îtikâdî, amelî ve ahlâkî hükümlerin öğretilmesi, yaşanması ve yaşatılması ile batıl inançların, sapık fikirlerin, fitne ve fesatların, baskı ve zulümlerin ortadan kaldırılmasıdır.  Bunun sağlanması başta eğitim ve öğretim olmak üzere, davet, tebliğ, irşat ve cihat kavramlarının bilinmesi ve uygulanmasını gerektirir. 

2-Canı Koruma: İslam insanların özgür, bağımsız, hukuk önünde eşit bir kişilikli olarak yaşaması için kanunlar koymuştur.  Adam öldürmek, yaralamak gibi fiiller suçtur, yasaklanmıştır. 

Bu aynı zamanda insanların mânevî hayatını da korumaya almıştır.  İslam’da kan dökmek ne kadar çirkin bir yasaksa, insanların namusuna, şerefine dil uzatmak, alay etmek, aşağılamak, kötü lakap takmak, gıybet etmek, su-i zanda bulunmak da yasaklanmıştır.  

3-Aklı Koruma: İyiyi kötüden, güzeli çirkinden, hakkı bâtıldan ayırabilmek için aklın korunması gerekir.  İslam aklı öncelikle küfürden, şirkten, koru koruna taklitten, batıl inanç ve hurafelerden arındırılıp, İslam ile sağlama almak ister.  Bunun için İslam, küfür ve şirk kadar insanları düşünemez hale getiren alkollü içkilerden, uyuşturucu maddelerden, şehveti kabartan zina ve seks çılgınlıklarını da yasaklar.   

4-Nesli Koruma: İslam nesli ve haliyle âileyi korumak için, zinayı ve zinaya götüren yolları haram kılmış, evlenmeyi ve akrabalık hukukuna riâyet etmeyi teşvik etmiş, âile fertlerinin karşılıklı hak ve vazifelerini belirlemiştir. 

5-Malı Koruma: İslam malı korumak amacıyla hırsızlığı, gasbı, faizi, karaborsacılığı, her türlü hileyi, aldatmayı, israfı ve kumara haram kılmıştır.   Çünkü bunlar haksız kazançtır.  Bununla beraber çalışmayı, dünyadan faydalanmayı teşvik etmiştir.  İslam, emeğe değer vermiş, haksız kazanç-cı önlemiş, kimsenin malına haksız yere zarar verilmemesini istemiştir.  

Bütün bunlar bireysel ve toplumsal huzur ve mutluluğun temel ilkeleridir.