FIKIH USULÜ

İÇİNDEKİLER

 

A)  Fıkıh Usulünün Tarifi

B) Fıkıh Usulünün Konusu

C) Fıkıh Usulünün Gayesi Ve Faydaları

1-) Gayesi

2-) Faydaları

D) Fıkıh Usulü İle Fıkıh Ve Fıkıh Kaideleri Arasındaki Fark

E) Fıkıh Usulünün Tarihçesi

F) Fıkıh Usulü Meslekleri Ve Kitapları

I-) Fukaha Mesleği Ve Bu Meslekte Yazılan Kitaplar

II-) Mütekellimin Mesleği Ve Bu Meslekte Yazılmış Kitaplar:

III-) Memzuc Meslek Ve Bu Meslekte Yazılan Kitaplar

G) Günümüzde Yazılmış Bazı Fıkıh Usulü Kitapları

 

FIKIH USULÜ

 

 

A) Fıkıh Usulünün Tarifi:

 

Usul, lügatte temel, esas, kök, dayanak manalarına gelir. Istılahta ise, râcih, kâide, müsteshap ve delil mânâlarına kullanılır. Mesala ''Kelamda aslolan mânâyı hakîkîdir'' ifadesinde asl, râcih anlamındadır. ”Bu babda aslolan budur "dendiğinde, bu konuda kâide budur demektir. "Berâet-i zimmet asıldır”ifadesinde asl, istishab anlamında kullanılmıştır. bu meselenin aslı icmâdır”ibaresinde asl, delil anlamındadır. 

Fıkıh Usûlü: Şer’î hükümlerin, tafsîlî delillerden çıkarılmasını mümkün kılan kâideleri ve icmâlî delilleri öğreten bir ilimdir. 

Şu halde bu ilim, bize bir takım kaideler öğretecek, bizde bir mesele hakkında anlamak, öğrenmek istediğimiz şer’i hükmü, o kaideler yardımı ile özel delillerden çıkaracağız. Mesela ben namazın farz olup olmadığını bilmiyorum . Bunun için önce şer’i delillerden Kitab'a bakar ve “Namazı dosdoğru kılınız”ayetindeki (Bakara:23 ) emri görürüm. Fıkıh usul kaideleri arasında “Vücuba mani bir karine bulunmadıkça, emir sığası, vücub ifade eder”kaidesi vardır. Ben bu usul kaidesini kullanır ve bir mantık kıyası kurarak, namazın farz olduğu hükmüne şöylece varırım:

Namaz farzdır. Çünkü Allah ”Namazı dosdoğru kılınız”ayetiyle namazı emretmiştir. Allah'ın yapılmasını kesin olarak istediği (emrettiği)  her şey, farzdır. O halde namaz da farzdır. 

Ben zinanın haram olup olmadığını bilmiyorum. Bunu öğrenmek istiyorum. Şer’i delillerden Kitab’a baktığım zaman "zinaya yaklaşmayın “ (İsra:32)  ayetindeki nehyi görüyorum. Fıkıh usulü kaideleri arasında “Haram kılmayı engelleyici bir karine bulunmadıkça, nehiy siygası hürmet ifade eder”kaidesi bulunur. Bu usul kaidesini uygulayarak zinaya yaklaşmanın haram olduğu hükmüne şöylece varırım:

  Zina haramdır. Çünkü Allah "zinaya yaklaşmayın”ayetiyle zinaya yaklaşmayı yasaklamıştır. Allah'ın kesin olarak yasakladığı her şey, haramdır. O halde zina da haramdır. 

Bu ilim bize Kitab, Sünnet, icma, kıyas gibi icmali deliller hakkında bir takım bilgiler öğretecek, biz de bu bilgiler yardımıyla, icmali delillerin hüccet oluşlarını, kendileriyule istidlal ederken, mertebelerinin ne olduğunu ve bu delilleri ilgilendiren her türlü hususları öğreneceğiz. 

İşte bir kişi, istinbad kaidelerini ve icmali delilleri bu ilmin yardımı ile öğrenir ve naslardan hüküm çıkarma melekesini elde ederek müctehid mertebesine yükselir. 

Bu gün Fıkıh usulü karşılığı olarak“İslam Hukuk felsefesi", "İslam Hukuk Metodolojisi", "İslam Hukuk Usulü", "İslam Teşri Usulü", ”İslam Hukuku Nazariyatı”gibi terimlerin kullanıldığını görmekteyiz. 

 

B) Fıkıh Usulünün Konusu

  Fıkıh usulünün konusu : Şer’i hükümler, şeni deliller, ictihad usulü ve hükümlerin amaçlarıdır. Biraz açıklayacak olursak;

Usul alimi, fıkıh usulünde şer’i hükümlerin çıkarıldığı Kitab, Sünnet, icma, kıyas gibi delillerden, icmali bir şekilde bahseder. Delilleri, hüküm çıkarma, teşri (Kanun koyma)  açısından inceler, delillerden hüküm çıkarırken hangi esaslara uyulması gerektiği üzerinde durur. Bu ilmin konuları arasında, istihsan, istishab, mesalih-i mürsele, sedd-i zerayi, örf ve adet gibi fer’i deliller vardır. Hikmet-i Teşri, Mekasid'üş-Şeri’a gibi fıkhın en faydalı ve en önemli esasları da, bu ilmin konusudur. Yine hüsün, kubuh, irade hürriyeti, hikmet-i ilahiyye gibi kelam ilminin konuları ile vücup, hurmet, sıhhat, fesad, rükün, şart, illet, zimmet, ehliyet, âm, has, müşterek, müevvel, mecaz, kinaye, hafi, müşkil, emir, nehiy gibi konular ve lafızlar da bu ilmin mevzuları arasındadır. 

 

C) Fıkıh Usulünün Gayesi Ve Faydaları

1-) Gayesi:

Bu ilmin gayesi, şer’i hükümlerin şer’i delillerden nasıl ve ne şekilde çıkarılacağını öğretmektir. Müctehidler ictihadlarında, bu ilmin kaide ve esaslarından son derece faydalanırlar. Bu ilmin esaslarını bilmeyenler, Kur’an ve Sünnet’ten hüküm çıkarırken hata edebilirler. Kısaca, bu ilmin esaslarını öğrenen bir fakih, hüküm istinbatında isabetli neticelere varabilir. İsabetli kararlara varabilen ve onları hayatına tatbik eden bir alim ise dünya ve ahiret saadetini kazanabilir. 

2-) Faydaları:

a-) Kişi bu ilimde mütehassıs olunca Kur’an ve Sünnetin aşağı yukarı bütün lafızlarını öğrenmiş olur. 

b-) İnsan bu ilim sayesinde müctehidler tarafından, hükümlerin ne suretle çıkarıldığını, hangisinin rey ve ictihadlarının diğerlerine üstün bulunduğunu bilebilir. Dolayısıyla müctehidlerin, istinbad ve ictihad etme yollarını ve bunların fıkıh'a ne kadar hizmetleri geçtiğini müşahede eder. 

c-) Fıkıh kitaplarında bulunan hükümlerin delillerini ve bu hükümlerin hangilerinin Kur’an ve Sünnet’ten çıkarıldığını ve hangilerinin müctehidlerin ictihadlarına dayandığını bu ilmin yardımı ile bilebilir. 

d-) Cenab-ı Hak’kın dini hükümleri koyarken gözettiği maksad ve gayesinin ne olduğu (Hikmet-i teşri) , bu ilim vasıtası ile öğrenilebilir. 

e-) Bu ilimde ihtisas yapanların hukuki, kanuni bilgileri artar ve muhakeme güçleri gelişir, Kur’an ve Sünnet'ten hata yapmadan hüküm çıkarabilirler. 

 

D) Fıkıh Usulü İle Fıkıh Ve Fıkıh Kaideleri Arasındaki Fark

Fıkıh ilminin konusu, mükellefin hukuk düzeni ile ilgili fiilleri ve bu fiillerin hükümleridir. Fakih, mükellefin alış-veriş, kiralama, şirket, rehin, vekalet, vakıf, hırsızlık ve benzeri fiillerinin her birine ait şer-i hükmün ve delilin ne olduğunu araştırır. 

Fıkıh usulünün konusu ise biraz önce ifade edildiği gibi deliller, hükümler ve bu hükümlerin hikmet ve maksatlarıdır. 

Usulcü, meseleleri ayrı ayrı ele alarak onlarla meşgul olmaz, genel kaideler koyar. O kaideler Fakih için hüküm çıkarmada malzeme olur. Fakih ise her meseleyi ayrı ayrı ele alıyor ve her meselenin hükmünü ve delilini ayrı ayrı değerlendiriyor ve bir neticeye varıyor. Yani Fıkıh usulü, fakihin delillere dayanarak hüküm çıkarırken tutacağı yolu ve delilleri, kuvvetine göre tertip ederek Kur’an'ın Sünnetten, Sünnetin kıyas ve doğrudan doğruya nassa dayanmayan diğer delillerden öne alınmasını açıklayan kaideler ilmidir. Fıkıh ise, bu kaidelere bağlı kalarak çıkarılmış hükümlerin tümüdür. 

  Fıkha nispetle fıkıh usulü, diğer felsefi ilimlere nispetle mantık ilmi gibidir. Mantık, akıl için terazi ve onu düşünürken hatadan koruyan bir alettir. Arapça konuşmak ve bu dil ile okuyup yazmak için Nahiv ilmi, nasıl dili ve kalemi yanlışlardan koruyan ölçü ise, Fıkıh usulü ilmi de, fıkıh sahasında fakihi hatadan koruyan ve hüküm çıkarırken yanılmasını önleyen bir kıstasdır. Fakih çıkarmış olduğu hükmün doğru olup olmadığını bu ilmin esaslarına vurarak öğrenebilir. 

Usulü fıkıh ile, cüzi hükümleri bir araya toplayan fıkıh kaideleri arasındaki farkı da belirtmekte fayda vardır. Bu kaidelere muhteva itibariyle "Fıkhın genel prensip ve hükümleri”adı verilebilir. Fıkıh usulü ilmi, fakihin uyması gereken kaideleri açıklar ki, bunlar onun, hüküm çıkarırken hataya düşmesini önler. Fıkıh kaideleri ise, bir kaç hükmü birleştiren, bir kıyas veya kaidede toplanabilen benzer hükümler koleksiyonudur. İslam hukukuna göre, mülkiyetle ilgili kaideler, muhayyerlikle ilgili kaideler veya fesih kaideleri burada misal olarak verilebilir. Bu tür çalışmalara misal olarak, Şafiilerden İzzüddin b. Abdisselam'ın "Kavaidü'l-Ahkam” Malikilerden el-Karafi’in "Envaru'l-Buruk fi envari'l-furuk", Hanefilerden İbn Nüceym'in "el-Eşbah ve’n-Nezair”adlı eserleri zikredilebilir. 

Buna göre diyebiliriz ki, bu kaideleri okuyup incelemek, bir fıkıh çalışmasıdır, fıkıh usulü çalışması değildir. Bu kaideler, fıkhi hükümlerden birbirine benzeyen meseleleri bir araya toplama, birleştirme esasına dayanır ki, bu kaidelere “Fıkhın Genel Hükümleri”denebilir. 

 

E) Fıkıh Usulünün Tarihçesi

Hz. Peygamber devrinde de fıkıh usulü vardı. Ancak bu dönemde fıkıh usulü tedvin edilmemiştir. Hz. Peygamber devrinde fıkhın kaynağı, Kur’an, Sünnet ve İctihad idi. Ancak Peygamberimizin ictihadı vahyin, ashabın ictihadı ise peygamberin kontrolü altında idi. 

Sahabe de, hüküm çıkarırken belli kurallara uyuyordu . Bu dönemde fıkhın kaynağı Kur’an, Sünnet, İcma ve Rey idi. Bu dönemde bir takım fıkıh usulü terimleri kullanılmakla birlikte, fıkıh usulü tedvin edilmemiştr. 

Tabiin devrinde ehl-i rey ve ehl-i hadis mektepleri ortaya çıkmış, her mektep kendilerine has bir takım teşri prensipleri benimsemiştir. Ehl-i hadis, Kur’an ve Sünnete sımsıkı sarılırken, ehl-i rey bulundukları muhit gereği, kıyas ve istihsan metodundan büyük ölçüde faydalanmışlardır. Fıkıh kaynakları Kur’an, Sünnet, İcma ve Rey idi ve teşri usulleri hala şifahi halde bulunuyordu ve tedvin edilmemişti. 

Müctehid imamlar zamanında fıkıh usulünün haram, vacip, mübah, farz gibi ıstılahları ortaya çıktı. Her mezhep kendisine ait bir takım usuller benimsedi. İbn Halligan'a göre fıkıh usulüne ait ilk kitap yazan Ebu Yusuf (öl. I82) ’tur. Fakat onun kitabı zamanımıza kadar gelmemiştir. İmam Şafii (öl. 204) 'nin 'er –Risale’ adlı eseri, zamanımıza kadar gelmiş ilk fıkıh usulü kitabıdır. Müctehid imamlar devrinden sonra, Fıkıh usulü kaideleri, yazılı ve müdevven bir hale getirilmiştir. 

 

F) Fıkıh Usulü Meslekleri Ve Kitapları 

Fıkıh usulünün tedvininde şu üç meslek tatbik edilmiştir. Bunları sırası ile izah etmeye çalışalım:

 

I-) Fukaha Mesleği Ve Bu Meslekte Yazılan Kitaplar:

Alimler, bu ilmin tedvininde, önceleri iki usulden birine tabi olarak kitap yazıyorlardı . Bunlardan biri fukaha usulü, diğeri mütekellimin usulü idi. Bu usullerden fukaha usulünü Hanefiler uygulamıştır. Bu sebeple bu usule "Hanefi mesleği ve usulü”denmiştir. Bu usulü tatbik eden fakihler, fıkhi meseleler hakkında usul kaidelerinin tatbikatına önem vermişler, usul kaidelerini, fıkhın tatbikatından çıkarmışlardır. Bu usulle eser yazanlar, konuları izah ederken, konunun anlaşılmasını sağlamak ve tatbikatını gerçekleştirmek bakımından çokça misaller vermişlerdir. Hanefi usulü biraz sonra izah edeceğimiz Şafii usulünden daha zor olmakla birlikte, İslam hukukunun anlaşılmasına daha elverişlidir. Bu usul, mantık ilminde; cüzden külle (tüme) varım esasına dayanmaktadır. Olaylardan hareketle genel kaidelere varılır.Fukaha mesleğine göre yazılmış eserlerin en meşhurları şunlardır;

1-Kerhi (öl. 340)  Usul. Bu eser zamanında pek meşhur olmuştur. 

2-Cassas (öl. 370)  el-fusul fi'l usul. 

3-Debusi (öl. 430)  Takvimü'l-Edille. Debusi hem usulde hem de füruda büyük bir imamdır ve hilafiyyat ilminin kurcusudur. 

4-Pezdevi (öl. 482)  Usul

5-Serahsi (öl. 483)  Usul. (Debusi, Pezdevi ve Serahsi Hanefi mezhebinde fıkıh usulü sahasında üç rükun (direk)  olarak kabul edilmiştir. )  

6-Semerkandi (öl. 533)  Mizanu'l Usul fi Netaicü'l-Usul. 

7-Abdülaziz Buhari (öl. 730)  Keşfü'l Esrar. 

  8-Nesefi (öl. 710)  Menaru'l-Envar. 

9-İbn Melek (öl. 885)  Şerhu Menari'l-Envar. Bu eser Osmanlı medreselerinde senelerce okutulmuştur. 

II-) Mütekellimin Mesleği Ve Bu Meslekte Yazılmış Kitaplar:

Bu usulü, Mutezile ve Şafii mezheplerine mensup kelam alimleri uygulamışlardır. Kelam alimlerinin uygulaması sebebiyle bu usule, Mütekellimin mesleği, uygulayan alimlerin çoğunun Şafii mezhebine mensub olması sebebi ile de, “Şafii mesleği ve Usulü” denmiştir. Maliki ve Hanbeli mezheplerine mensup alimler de, bu meslek üzerine eser yazmışlardır. Bu mesleği uygulayan alimler, teşri usullerini akli istidlale meylederek izah etmişler ve konuları izah ederken pek fazla misal vermemişlerdir. Bu usul, Mantık ilminde; tümden cüze gelim metodudur. Genel kaidelerden, olayların hükümleri çıkarılır. 

Mütekellimin mesleğine göre yazılmış eserlerin en meşhurları şunlardır:

1-Ebu'l-Hüseyn el-Basri (öl. 463)  el-Mu'temed. 

2-İmamu'l-Harameyn el-Cüveyni (öl. 487)  el-Burhan. 

3-Gazzali (öl. 505)  el-Mustasfa, 

4-Fahruddin er-Razi (öl. 606)  el-Mahsul, 

5-el-Amidi (öl. 631)  el-İhkam Fi Usuli'l-Ahkam. 

III-) Memzuc Meslek Ve Bu Meslekte Yazılan Kitaplar:

Yukarıda isimlerini verdiğimiz iki usulü tatbik eden alimlerden sonraki devirlerde yetişen hukukçular, bu iki usulün nitelik ve özelliklerini birleştirmek suretiyle eserler kaleme almışlardır. Bu usule memzuc (birleştirilmiş)  meslek ve usul adı verilmiştir. Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerine mensup alimler, bu usule uygun olarak eserler te'lif eylemişlerdir. 

Memzuc mesleğe göre yazılmış eserlerin en meşhurları şunlardır:

1-İbnü's-Saati (öl. 694)  Bediu'n-Nizam, 

2-Sadrü'ş-Şeria (öl. 747)  Tenkihu'l-Usul, 

3-İbnü'l-Hümam (öl. 861)  et-Tahrir, 

4-Molla Hüsrev (öl. 885)  Mir'at, 

5-Molla Fenari (öl. 834)  Fususü'l-Bedayi, 

6-Muhibbullah b. Abdişşekür (öl. 1119)  Müsellem üs-Sübut, 

7-Tacü's-Subki (öl. 771)  Cem'ul-Cevami, 

8-Şatıbi (öl. 780)  Muvafakat, 

9-İbn Kayyim (öl. 751)  İ'lamü'l-Muvakkıin. 

 

G) Günümüzde Yazılmış Bazı Fıkıh Usulü Kitapları:

1-Abdülvahhab Hallaf, İlm-ü Usuli'l-Fıkıh. Bu eser Hüseyin Atay tarafından "İslam Hukuk Felsefesi” adıyla tercüme edilmiştir. 

2-Muhammed Ebu Zehra, Usulü'l-Fıkh. Bu eser "İslam Hukuku Metodolojisi" adıyla Türkçe'ye çevrilmiştir. Çeviren Abdülkadir Şener. 

3-Abdül Kerim Zeydan, el-Veciz Fi Usuli'l Fıkh. Bu eser Ruhi Özcan tarafından "Fıkıh Usulü” adıyla tercüme edilmiştir. 

4-Fahrettin Atar, Fıkıh Usulü. 

5-Hayrettin Karaman, Fıkıh Usulü

6-Zekiyyüddin Şa'ban, Usul'il-Fıkh. Bu eser İbrahim Kafi Dönmez tarafından tercüme edilmiştir. 

7-Vehbe ez-Zuhayli, Usulü’l Fıkhı'l-İslami. 

8-Ömer Nasuhi Bilmen, Istılahat-ı Fıkhiyye ve Hukuku İslamiyye Kamusu. Bu eser sekiz cilt olup birinci cildi usule aittir.