KUR’AN

Okumak, anlamak anlamında olan Kur’an, Allah Teâla’nın son Peygamberi olan Hz. Muhammed’e (sav.) indirdiği son kitabıdır. O’na bu adı bizzat Allah Teâla vermiştir. (Yusuf, 2). 

 

Daha başka birçok adı da bulunan Kur’an’ın derli toplu bir tarifini şöyle yapabiliriz:

 

Kur’an, Allah (cc.) tarafından bazen doğrudan, bazen de Cebrail adlı melek aracılığı ile yirmi üç sene içinde, ara ara ve parça parça  Hz. Muhammed’e (sav) Arapça olarak indirilen, o günden günümüze kadar hem ezber hem de yazı ile eksiksiz olarak tevatüren gelen,  okunması ile ibadet olunan, insanları benzerini getirmekten aciz bırakan, en üstün mucizevî ilâhî sözlerdir.

 

Bizim Kur’an'a karşı vazifelerimiz vardır. Bunların başında ona iman, hürmet ve tazim, anlayarak okuma ve hayatımızda emir, yasak ve tavsiyelerini yaşama ve bu hakikatleri başkalarına da anlatmaya çalışmamızdır. Yani onunla Allah'a davet, dini tebliğ etme, İslam'ı yeryüzüne ulaştırma ve hâkim kılma vazifemizdir.

 

Kur’an’ın Allah kelamı olduğunu tasdik etmek ve saygı duyup tazim etmek, hiç şüphesiz bir iman şartıdır. Öyleyse O’nu temiz yerlerde tutmalı, pis yerlere atmamalı, hakaret edeceklere teslim etmemeli, O’na veya içindekilere hakaret edenlere gereken uyarıyı yaparak engellemeli, güç yetiremiyor isek o meclis derhal terk etmeli, asla onlarla birlikte oturmamalıyız.  

 

Hiç kuşkusuz O’na hakaret etmek, sövmek, düşmanlık gütmek, alaya alıp kin tutmak, okunmasını ve yaşanmasını engellemek de, tıpkı kendisini inkâr etmek gibi açık bir küfürdür.  Bu tür inkârcılara karşı tavır almak, usulünce mücadele etmek, Allah’a iman ve saygının bir gereğidir. 

 

İçinde ayet ve hadis barındıran kitap, dergi, gazete gibi matbu kâğıtlara da saygılı olmalıyız.  Eskiyen Kur’an’larımızı, güzel bir kutu veya sandık içine koyarak, temiz bir yere gömmeliyiz.  

 

Kur’an okurken uyacağımız bazı emir ve edepler vardır.  Onları kısaca şöyle sıralayabiliriz: Abdestli olarak edepli, saygılı, mütevazı ve vakarlı bir şekilde kıbleye yönelmeliyiz. Okumaya başlarken Şeytandan Allah’a sığınma ve Allah’ın adını anma ile başlamalıyız. Tecvit kaidelerine uyan güzel ama hüzünlü ve ağlamaklı bir sesle okumalı, secde ayetlerinde secdeyi unutmamalı, yeri geldikçe Allah’tan isteyerek, sığınarak, yalvararak, şükrederek, tesbih ve tenzih ederek ayetlere katılmalı, onları okurken, içimizde hissetmeye ve yaşamaya çalışmalıyız. 

 

Her ibadette olduğu gibi Kur’an okurken de kalp huzuru çok önemlidir.  Onu kaçıracak hal ve ortamlardan kaçınmalı, Allah’ın huzurunda O’nun kelamını okuduğumuzu ve O’nun da bizi görüp dinlediğini unutmamalıyız.  Bunun gerçekleşmesinde manayı anlamanın etkisi çok büyüktür.  Ancak o imkânı olmayanlar, Kur’an mealleriyle ve tefsirleriyle meşgul oldukları oranda benzer güzellikleri kısmen de olsa yakalayabileceklerdir.