Akait Ve iyi Niyet

Önce itikat ehl-i sünnete göre sahih bir itikat olmalıdır.

Onlar, Peygamberimiz, sahabe ve tabiinin itikadı üzere gidenlerdir. Onlar gibi iman etmedikçe, onlar gibi olamayız. Radiyanllahu anhum ecmain. Resulullah neyi verdiyse aldılar, neyi yasakladı ise attılar, neyi ondan görmedilerse onu “dindendir” diye almadılar. Bidatten sakındılar. Bu arada itikatta müteşabih, yani manası ya hiç anlaşılmayan, ya da az anlaşılan ayetlere olduğu gibi inanıp, “nasıl oluyor?” diye soru ve münazara kapısını açmadılar. Yani “teşbih, temsil, tekyif, tahriften” kaçındılar. Selef-i salihînin yolu bu idi. Ne güzel!

Fakat daha sonra gelen Eş'ariler, Maturidiler gibi koca koca İslam alimleri her devirde o devrin gereğini yapmış, Müslümanlara itikat ve amelde Kur’an’ı Kerîm  ve sünnet-i seniyye istikametinde yol göstermişlerdir. Bu arada kelam alimleri bazı müteşabihata uygun mana vermenin bir gereklilik olduğunu görmüş ve bunu yapmışlardır. Meseleyi yüz üstü bırakmamış, görmemezlikten gelmemiş, sorunu çözmeye çalışmışlardır. Allah onlardan da razı olsun. 

Şimdi Arapça bilmez, dinden ve usulden anlamaz cahil avamın kalkıp da ehli sünnetin bu alimlerine, yaptıkları Kuran ve sünnete uygun teviller yüzünden "seleften saptılar, bid’ata düştüler" demesi doğru mudur? “İlk selef metodunu terk edip tevil ettiler” diye koca koca akait ve kelam imamlarımızı "yoldan çıkmış" göstermek ayıp değil midir?  Bu haddini aşmak olmaz mı?

İnsan böyle yapacağına, daha saygılı bir üslup ile "Ben ilk selefin yolunu, üslubunu, anlayışını, sonraki ehl-i sünnet imamlarının usul ve yoluna tercih ederim." dese, biz bir şey demeyiz. “Sen bilirsin" der, geçeriz: Dikkat ederseniz bu üslupta inkar ve aşağılama yoktur.

İlim adamı delil ile konuşur, asla aşağılamaz, alay etmez, küçük görmez. Biz de bu ahlakı almalıyız, öyle değil mi?