FIKIHIN AMAÇLARI

1-Kişiyi yetiştirip ahlak bakımından olgunlaştırmak

2-İslam toplumunda adaleti gerçekleştirmek

3-Maslahatı Korumak

 4-Muteber Olan Maslahatlar

 

ŞERİATIN (İSLAM HUKUKUNUN)  TEMEL AMAÇLARI

İslam dini, bütün insanlara rahmet olarak gönderilmiştir. Bu itibarla Kur’an-ı Kerim’de Hz. Peygamber’e hitaben, “Biz, seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik. ” (Enbiya:107) , ve insanlara hitaben de, “Ey insanlar size Rabb’inizden bir öğüt, kalplerdeki şeylere şifa, müminler için hidayet ve rahmet gelmiştir. ” (Yunus:57) , buyurulmuştur. 

  Şer’i hükümler, insanların nefsani zevkleri, hayvani arzuları, süfli istekleri ve keyifleri için konulmamıştır. Onun için bu hükümleri kimse keyfine, heva ve hevesine göre yorumlayıp uygulayamaz. 

  İslami hükümlerin hedefleri şu üç noktaya yönelmiştir:

1-Kişiyi yetiştirip ahlak bakımından olgunlaştırmak

Böylece insan, toplum için zararlı olmayıp faydalı olacaktır. Bu da, Allah’ın emretmiş olduğu ibadetlerle gerçekleşir. Bütün ibadetlerin gayeleri, ruhları olgunlaştırmak ve fazilet esasına bağlı sosyal ilişkileri sağlamlaştırmaktır. İbadetler, ruhları olgunlaştırır, insan oğlunun kalbine yerleşen haset ve kin lekelerini giderir. Güzel ahlak sahibi bir Müslüman, başkalarına karşı sevgi ve dostluk duyguları besler. Kötülük ve haksızlık ortadan kalkar. Bunun içindir ki, Allah Teala, “Gerçekten namaz, her türlü taşkınlık ve kötülükten alıkor. Allah’ı anmak elbette en büyük ibadettir. ” (Ankebut:45) , buyurmuştur. Namaz, mü’minin miracı, cennetin anahtarı ve dinin direğidir. Oruç da böyledir; kulu Allah’a yaklaştırır, onu olgunlaştırır, kalbinin kötü duygu ve düşüncelerden temizlenmesini sağlar. Oruç, iradeyi kuvvetlendirir, sabrı öğretir. 

Zekat, insanı maddenin esiri olmaktan kurtarır, ihtiras zincirlerini kırar. Zekat, fakiri ihtiyaç esiri olmaktan kurtarır, fakirin kıskançlık duygularını köreltir, fakirle zengini birbirine yaklaştırır, toplumun ruhi ve manevi dengelerini takviye eder. 

Hac, müslümanların birbirlerini daha iyi tanımalarına, kültürel alış-veriş yapmalarına, ticaretin gelişmesine vesile olur. Hac ibadeti, müslümanın kalbini Allah sevgisiyle dolduran psikolojik bir eğitimdir. 

Kısaca ibadet ruhun gıdasıdır. Kalbe ve imana kuvvet verir. İbadet, insanı olgunlaştıran, ahlakını güzelleştiren ilahi bir imtihandır. Nefsin ıslahı, kötülüklerden uzaklaşmak ancak ibadetle mümkündür. İbadet insana ruh ve beden sağlığı kazandırır ve kulu Allah’a yaklaştırır. 

2-İslam toplumunda adaleti gerçekleştirmek

Adalet, hem müslümanların kendi aralarında, hem gayr-ı müslimler arasında aynı şekilde gerçekleştirilecektir. Çünkü Kur’an’da, “Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevk etmesin, adaletli olun ki, o, takvaya daha yakındır. ” (Maide:8) , buyurulmuştur. 

İslamda adalet, en yüksek gayedir. İslam, bütün emir ve yasaklarında adaleti gerçekleştirmeyi hedef alır. Adalet, her hak sahibine hakkını vermektir. Adalet, hukukun üstünlüğüne inanmak ve hakkı üstün tutmaktır. Müslüman, başkasının kendisine nasıl muamele etmesini istiyorsa, kendisi de başkasına öyle muamele edecektir. 

İslam, sosyal adaleti gerçekleştirmeyi de hedef almıştır. Dolayısı ile kanun ve yargı önünde bütün insanları eşit kabul etmiş, bu hususta zengin ile fakir arasıda bir ayrım yapmamıştır. İslam da sınıf farkı yoktur, herkes insan ve kul olarak eşittir. Güçlü kendisinden başkasının hakkı alınıncaya kadar zayıf, zayıf da, kendi hakkı alınıncaya kadar güçlüdür. İslam’a göre bütün insanlar Adem (a. s) ’den, Adem ise topraktan yaratılmıştır. Arabın aceme, beyazın siyaha üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir. İslami hükümler karşısında herkes eşittir. Bu itibarla Hz. Peygamber, “Hepiniz Adem’den türediniz. Adem de topraktan yaratıldı" ve “Arabın Arap olamayana karşı bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir. ” (Müsned)  buyurmuştur. Yüce Allah da, “Ey insanlar, biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Birbirinizle tanışasınız diye sizi büyük büyük cemiyetlere ve küçük küçük kabilelere ayırdık. Allah katında en üstününüz, takvaca en ileri olanınızdır. ”buyurmuştur. (Hucurat:13) . 

Şu ayet İslam’ın sosyal adalet konusundaki hedefini ortaya koymaktadır: “Şüphesiz ki Allah adaleti, iyiliği, akrabaya yardımı emreder. Taşkınlıktan, kötülükten, zulüm ve zorbalıktan nehyeder. O, size öğüt verir, ta ki, iyice dinleyip tutasınız. ” (Nahl:90) . 

3-Maslahatı Korumak

İslami hükümlerin gerçekleştirmeyi hedef aldığı gayelerden üçüncüsü de, maslahatı korumaktır. Kitab ve Sünnet’in meşru kıldığı her şeyde gerçekten bir maslahat vardır. İsterse bu maslahatı, nefsi arzularına uyan bazı kişiler göstermesinler.

İslam’ın istediği maslahat, nefsi arzular değildir. O, şahsî olmayan kamu yararıdır. İslam hukukunda önemli bir yer tuttuğu için, bu konuyu biraz daha açıklamak istiyoruz. 

İslam hukukunun gayesi, iyi olanı almak, kötü ve zararlı olanı atmak ve insanların dünya ve ahirette mutlu ve huzurlu bir hayat sürmelerini temin etmektir. Bunun için de aklın, dinin, nefsin, neslin ve malın korunması gerekir. Dünyada insan hayatı bu beş şeyin muhafazası esası üzere kurulmuştur. Şerefli bir hayat, insanların huzur ve emniyeti, ancak bu beş şeyin korunmasıyla mümkündür. 

Muteber Olan Maslahatlar

Muteber maslahatları, mesalih-i mürsele bahsinde incelemiş, zaruri, haci ve tahsini maslahatlar olmak üzere üç mertebeye ayırmıştık. Burada zaruri maslahatları biraz daha ayrıntılı bir şekilde izah etmeye çalışacağız.