Tövbe

Haramdan temizlenmenin yolu tövbe etmektir. Evet, bütün haramlar, günahlar birer pislik çukurudurlar.  Düşülmüşse hemen temizlenmeli ve tövbe edilmelidir.  Tövbe, işlenen günaha pişman olmak, onu terk etmek, bir daha da yapmamaya söz vererek Allah Teâlâ’dan af dilemektir.  

Tövbenin kabulünün bir şartı da, varsa Allah ile kul haklarının ödenmesidir.   Hak, sahibi ölmüşse varislerine, hem de malda meydana gelen artışlarıyla beraber verilmelidir.  Eğer bunlar bilinemiyor veya bulunamıyorsa, bu mal sevap beklemeksizin fukaraya tasadduk edilmelidir.  Eğer bu malların, mesela kamu malları ve devlet hazinesi gibi belli bir sahibi yoksa, o zaman bütün müslümanların ortaklaşa faydalandıktarı hizmet ve hayır alanlarına harcanmalıdır. 

İslamî bir hayata tövbe ile girilir.  Nefis mücadelesi de tövbe ile başlar.  Bazı ahlakçılar, “tövbesiz ibadet sahih olmaz” derler.  Bütün bu görüşlerini esas olarak Kur’an’dan alırlar.  

Kur’an’da, tevbe ve istiğfarla ilgili bir çok ayetler vardır.  O kutsal kitap incelendiğinde görülecektir ki Allah Teala tevbe etmemizi istemekte, gerçek tevbeyi bildirmekte, tevbeleri kabul etmekte, çok tevbe edenleri sevmekte, istiğfar istemekte, sâlih amel işleyenlerin kusurlarını bağışlamakta, şirkin dışında dilediklerini affedeceğini bildirmekte, bazı günahlar için de özel olarak tevbeyi zikretmektedir.

İşte iki örnek ayet:

وَتُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ جَم۪يعًا اَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

"Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!"

(Nur 31)

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا تُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ تَوْبَةً نَصُوحًاۜ عَسٰى رَبُّكُمْ اَنْ يُكَفِّرَ عَنْكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۙ يَوْمَ لَا يُخْزِي اللّٰهُ النَّبِيَّ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مَعَهُۚ نُورُهُمْ يَسْعٰى بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَبِاَيْمَانِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَٓا اَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَاۚ اِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ

"Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. “Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter” derler"

(Tahrim 8)

İşlenen her haram ile yapılan her günah kalpte siyah bir nokta şeklinde iz bırakır.  Eğer kul, yaptığı günahı bırakıp Allah’a yönelir ve O’ndan af dilerse, kalbi yeniden eski berraklığına kavuşur.  Şayet böyle yapmayıp günah işlemeye devam ederse, kalbindeki siyah noktalar çoğalır.  “Hayır, onların yaptığı günahlar kalplerini karartmıştır.” (Mutaffifîn, 14) ayeti bu siyah noktalara işaret eder.  

Cenâb-ı Hak tövbeye davet eder:

اِلَّا الَّذ۪ينَ تَابُوا وَاَصْلَحُوا وَبَيَّنُوا فَاُو۬لٰٓئِكَ اَتُوبُ عَلَيْهِمْۚ وَاَنَا التَّوَّابُ الرَّح۪يمُ

“Ancak tevbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar başkadır.  Zira ben onların tevbelerini kabul ederim.  Ben tevbeyi çokça kabul eden ve çokça esirgeyenim.”

(Bakara 160)

Rasûlullah (sav) buyurdular ki:

“Canım kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah sizi yok eder, yerinize, günah işledikten sonra Allah’tan af dileyecek bir millet getirir ve onları affederdi.”

(Müslim, Tevbe 11.  Ahmed İbni Hanbel, Müsned, III, 238. )

Kulun tövbe etmesine Cenâb-ı Hak çok memnun olur.  Efendimizin benzetmesiyle, ıssız çölde devesini, üzerindeki yiyecek ve içeceğiyle birlikte kaybedip ölümle burun buruna gelen, ardından da devesini bulan kimseden daha fazla sevinir.   

Bir insanın tövbe etmesine Allah Teâlâ’nın bu kadar sevinmesi,  O’nun kuluna olan derin merhametinden dolayıdır. Bir kudsî hadiste Allah Teâlâ şöyle buyurdu:

“Ey Âdemoğlu! Sen bana dua ettiğin ve benden affını umduğun sürece, işlediğin günahlar ne kadar çok olursa olsun, onların büyüklüğüne bakmadan seni bağışlarım.  Ey Âdemoğlu! Günahların gökyüzünü kaplayacak kadar çok olsa, sonra da benden affını dilesen, seni affederim.  Ey Âdemoğlu! Sen yeryüzünü dolduracak kadar günahla karşıma gelsen; fakat bana hiçbir şeyi ortak koşmamış olsan, şüphesiz ben de seni yeryüzü dolusu bağışla karşılarım.”

(Tirmizî, Daavât 98.  Ayrıca bk.  Ahmed İbni Hanbel, Müsned, V, 172. )

Bir Müslüman, haramlardan kaçınmakla, hem kendisi, hem yuvası, hem de toplumu mutlu, huzurlu ve müreffeh bir hayat yaşayacak; sıkıntılardan, bunalımlardan, zulümlerden uzak kalacaklardır.  Bakar mısınız, dünya İslam’a ne kadar muhtaçtır!