Tecessüs

Müslümanların gizi işledikleri günahları, kendileri ile Allah (cc.) arasındadır. Başkaları buna muttali olsa bile, kardeşinin kusurunu örtmeli ve "Rabbim, sen de benim kusurlarımı ört" diye dua etmeli, tövbe istiğfar etmelidir.

 

Aslında haya Allah’a karşı olmalı ve hiç günah işlememelidir. Fakat kul kusursuz olmaz. Yine de kusuru aleni işlemek ikinci bir ayıptır. Çünkü gizlemenin sebebi olan insanlardan utanma da, hiç yoktan iyidir.  Böylece kötülükler kişisel kalır, yayılmaz, başkaları da ondan örnek ya da cesaret alamaz. 

 

İstenmeden görülen, duyulan böylesi gizli yapılmış ayıp ve günahlara karşı tavır ise, az önce değindiğimiz gibi, onların üstünü örtme ve gizleme olmalıdır.  Çünkü onlar açığa çıkarılırsa, artık haya perdesi yırtılan insanlar, çirkin işleri açıktan işlemeye başlarlar. 

 

İyi mi olur?

 

Asla!

 

Yapılacak işi Resülullah (sav) anlatıyor:

 

"Bir kul dünyada birisinin ayıbını örterse, Allah da Kıyamet günü onun ayıplarını örter. ''(Müslim, Birr 72, (2590). )

 

Bakınız tecessüs, yani gizli kusurları araştırma hakkında sevgili Peygamberimiz(sav. ) nasıl şiddetli bir üslup kullanıyor: Hz.  Abdullah İbnu Ömer (ra.) anlatıyor:

 

 

"Birgün Resülullah (sav. ) minbere çıkıp yüksek sesle şöyle bağırdı: "Ey diliyle müslüman olup da kalbine iman girmemiş olan münafıklar! Müslümanlara eza vermeyin, onları kınamayın, kusurlarını araştırmayın.  Zira kim, müslüman kardeşinin kusurunu araştırırsa, Allah da kendisinin kusurlarını araştırır.  Allah kimin kusurunu araştırırsa, onu, evinin içinde bile olsa rezil ve rüsvay eder. '' (Tirmizi, Birr 85, (2033). )